16 Eylül 2012 Pazar

Kedi/Köpek atılmaz!!!!

. Kedi kopek atilmaz, onunla bir omur gecirilir.




KÖPEK ATILMAZ



Ataşehir'deki hayvan barınağı dolmuş taşmış, yetkililer yakınıyorlar: 'İki gün sonra sıkılıp sokağa atacaksanız kedi köpek almayın!'

Öğrenecekler. Hayvan sevgisini yeni keşfettiler, daha doğrusu içlerindeki 'sevgi verme güdüsünü' insandan hayvana çevirdiler ya (makbul sayılıyorsa bu!), sokağa atmamayı da öğrenecekler... Bu arada bazıları da doğurduğu bebeği cami kapısına bırakmamayı öğrenir belki.

Eve kedi köpek 'moda olduğu için' alınmaz. 'Çocuk oynasın da sıkıldığı zaman savarız' diye hiç alınmaz. 'Komşunun var, bizim de olsun' denilmez. Hayvan oyuncak değildir. Araba da değildir, mobilya da değildir.

Onunla birlikte yaşamak için alınır. Tıpkı evlenir gibi.

Çünkü köpek sevgiyle yaşar. Sevgisiz kalırsa ölür.

Bir arkadaşım köpeğini çiftliğe göndermişti (işleri yoğun, sürekli ilgilenemiyor!), hayvancık yemeden içmeden kesildi, 'atıldığını' düşündü ve intihar etti. Orada çok iyi bakıldığı, yediği önünde, yemediği ardında olduğu halde açlıktan öldü.

Çünkü sahibinin onu terkettiğine inanmıştı.

Ve ben o arkadaşıma kızdığım kadar hiçkimseye kızmadım.

Kimilerinin hiç hoşlanmadığı, 'mekruh' saydığı, kimilerinin ısıracak diye korktuğu köpek, aslında çok zavallı bir yaratıktır. Köpekten korkana acırım.

İnsana muhtaçtır.

Vereceği kemiğe değil, göstereceği sevgiye.

Köpek sevgiyle ayakta durur.

Ve köpekle bir ömür birlikte geçirilir.

Merak etmeyin canım, sizin kadar yaşamaz! En fazla on, on beş yıl sonra o sizi bırakacaktır!

Ve onun nasıl elden ayaktan düştüğünü göreceksiniz. Artık hoplayıp zıplayamayacak, çişini tutamayacak, gözleri görmeyecek. Eskisi gibi maskaralık edip sizi eğlendiremediğini, sizi gerektiği gibi koruyamadığını hissedip üzülecek.

Bunu da yaşayacaksınız. Ve onu kendi elinizle gömeceksiniz. Ve kahrolacaksınız.

Çünkü sevginin kıymetini anlamanız için onu yitirmeniz de gerekiyor.

Haa, bakınız, kedi, köpek gibi değildir.

O, siz olmadan da yaşar.

Çünkü bencil, çıkarcı, ikiyüzlüdür. Ama, insan ölçülerine göre! Kedi ölçülerine göre, hayır.

İnsanın köpekle ilişkisi, karşılıklı bir ilişkidir. İki taraf da birbirlerine birşeyler verirler ve karşılığında birşeyler alırlar.

Oysa kedi sevgisi tek taraflıdır. Kedi sizi sevmez, kedi kendini sever. Siz onu karşılık beklemeden seveceksiniz.

Kedi nankördür. Size göre... Ona sorarsanız, hayır.

Ve kedi insana çok çok önemli bir şey öğretir: Nankörü de sevmeyi!

Karşılık beklemeden, çıkar ummadan, yalnızca sevmek için, sevmenin tadına varmak için sevmeyi.

'Tam okşarken okşarken tırmalıyor namussuz', öyle mi?

Ne yani, çocuğunuz 'okuyup doktor, avukat, mühendis' olmasa da, hırsız çıksa, katil çıksa onu sevmeyecek misiniz? İşte bunun gibi bir şey...

Koltuklarınızı parçalayacak, içinizden kalayı basarak tamir ettireceksiniz, yüzünü değiştireceksiniz. Buna katlanacaksınız. Gel dediğiniz zaman gelmeyecek, git dediğiniz zaman gitmeyecek, laf anlamayacak ve dinlemeyecek, boyun eğeceksiniz. Siz onu sevmek istediğiniz zaman değil, o size kendini sevdirmek istediği zaman sokulacak kucağınıza. Alışacaksınız. Öğreneceksiniz.

Neyi mi? 'Sevip de karşılık bulamamanın' ne demek olduğunu!

Bir çeşit 'education sentimentale' yani hanımlar beyler! Hayat mektebinde mis gibi hayat dersi...

İki gün sonra sıkılıp atacaksanız almayın, bu işe hiç kalkışmayın. Kedi köpek atılmaz, onunla bir ömür geçirilir. Çocuğunuz için katlandığınız fedakarlığa kedi köpek için katlanamayacaksanız girmeyin bu işe. Çünkü o da 'bir nevi' çocuktur, hiç büyümeyecek ve sizden önce ölecek bir çocuk.

Yürütemeyecekseniz, evlenmeyin de. İşte onun gibi. Çünkü o da 'bir nevi' evliliktir, bir nevi karı ya da kocadır.

Çocuk sevmeyenin, insan sevmeyenin, hayvan sevmeyenin de Allah bin belasını versin, tamam mı?

ENGİN ARDIÇ

Ocak 2001 Star Gazetesi

12 Ağustos 2012 Pazar

Havai fişekler ve kuşlar

Aslında ne kadar çok yazıldı çizildi. Ne kadar uyarı yapıldı. Ama insanlar -herzaman olduğu gibi- kendi bildiğini okuyor.
Bu konuda milliyette gayet açıklayıcı bir yazı yayımlandı ;





BOĞAZ’IN ÖLÜMCÜL DÜĞÜNLERi





İstanbul’daki kutlamaların vazgeçilmezi havai fişek gösterileri, doğal hayatı tehdit ediyor.



Bu patlamalar sürerken martılar yanarak ölüyor, güvercinlerin kalbi duruyor, kedi ve köpekler korku ve dehşet hissediyor. Görsel medyanın bu sorunu işlemesinin duyarlılık yaratacağı söyleyen hayvan hakları savunucuları, kuşları yaraladığını bilenlerin bu gösteriden vazgeçeceğini düşünüyor



Fatma Gülşen Balkanlı Çevre ve Sokak Hayvanları Derneğİ Başkanı



“HAVAi FİŞEKLER ORMAN YANGINI GİBİ"



* Havai fişek gösterilerinin hayvanlara zararı oluyor mu?

Patlama esnasında bütün kuşlar yerlerinden uçuyor. Gözlemledim bunu, özellikle martılar ışığa doğru uçuyor nedense. Ve yanıyorlar, can çekişerek ölüyorlar. Yanık bacaklı, kanadı kopmuş martılar getiriyorlar bize. Her daim havada oldukları için en çok martılar zarar görüyor. Bir de güvercinlerin bu tarz patlamalarda kalbi duruyor. Köpek havlamasından ölen kuşlar biliyorum ben.


Hemen her hafta sonu Boğaz’da yapılan düğünlerde havai fişek gösterileri düzenleniyor. Bu esnada yaralanan kuşları bulanlar soluğu Yıldız Parkı girişindeki Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği’nde alıyor. İşte bu martı geçen hafta düzenlenen bir düğünün son kurbanı. Kanadı kesilmiş, artık uçamayacak.



* İstanbul’da bu gösteriler yüzünden kaç hayvan yaralanıyordur?

Bu hafta iki martı geldi. Birini getiren kızcağız “Ben balkonda bakarım” dedi. Tedavisini yaptık ve sardık. Diğerinin durumu çok kötüydü, veterinerimiz kana-dını kesti. Her hafta sonu oluyor. Doğum günlerinde bile havai fişek atanlar var. Boğaz’da yaz-kış, her hafta sonu gürültü ve hava kirliliği yaşanıyor. Hem canlılara zarar veriyorlar hem büyük israf yapıyorlar. Bu parayla ne yardımlar yapılabilir.



* Buna nasıl “Dur” denir?

Ülkeye girişini önleyecekler. Devletin elinde her şey. Başbakan’a seslenmek lazım. Cumhuriyet Bayramı’nda bile havai fişek gösterilerine karşıyım. Cumhuriyet kadını olarak istemiyorum. Bu gösteri yapılmasın.



* İnsanlar, bunun kuşlara zarar verdiğini bilmiyor olabilir mi?

Olabilir. Çok fazla gündeme gelirse öğrenirler. Gazetelerde anlattık ama bu güçlü bir sektör. Televizyonda hiç işlenmedi. Hayvanların bacaklarının, kanatlarının koptuğunu görseler duyarlı olacaklardır.



* Havai fişek gösterileriyle mutlu günlerini paylaşmak istiyorlar. O esnada siz ne hissediyorsunuz?

Havadaki patlamalar bana orman yangını gibi geliyor. İçim açıyor. Çığlık atıyorum. Müthiş kötü oluyorum. Gökyüzünde rengarenk ışıltılar göreceğim diye o kadar büyük zarar veriliyor ki. Bu nedir? Zevk midir? Adrenalin mi yükseltiyor? İsimlendiremiyorum. Benim gibi acı çekseler, yüzde 100 yapmazlar bunu. Hiç kimseye yaptırtmam. Yeğenim evlendi. “Sakın ha! Terk ederim düğünü” dedim. “Tamam, teyze yapmayacağız” dedi. Kaç kilometreye uzanabilirim? Görsel medyanın büyük rolü var. Destek olması lazım.




Ahmet Kemal Şenpolat / Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Başkanı



“BU GÖRGÜSÜZLÜK YAYGINLAŞTI”



* Havai fişek gösterilerinin hayvanlara zararı oluyor mu?

Havai fişek görgüsüzlüğü son zamanda iyice yaygınlaştı. Bunu takip etmemiz gerekiyor. Birtakım insanlar eğlenirken, kuşlar yaralanıyor ya da ölüyor, kediler ve köpekler korku ve dehşet hissediyor. Hayvanların psikolojik zarar gördüğünü gözlemlemekteyiz.



* İstanbul’da bu gösteriler yüzünden kaç kanatlı hayvan yaralanıyordur?



Yaralandıklarında bunlarla ilgilenen kişi, ambulans ve bakımevi olmadığı için can çekişerek ölüyorlar. O esnada düğün devam ediyor. Kimse farkında olmuyor. Hayvan yaralandıktan sonra bakıma alınmadığı için kaç hayvanın yaralandığını söylemek güç. Bir tedavi merkezi açılırsa, oraya götürüldükleri zaman öğreneceğiz. İstanbul’da tahminen 150-200 bin arası sokak hayvanı var ama bir tane hayvan ambulansı yok. İzmir, Samsun ve Adana’da hayvan ambulansı var.



* Buna nasıl “Dur” denir?

Bu bir sorumluluk. İnsanın içinde hissetmesi lazım. Bu bir ahlaki duruş. Otokontrolle ilgili. Kimse algılamıyor. “Kapalı alanda sigaramı içerim, cezasını veririm” demek gibi olmamalı. Bu gürültü, sadece hayvanları değil, yaşlı insanları ve hastaları da rahatsız ediyor. Bu eğlenceler sabaha kadar sürüyor. Bir çeşit görgüsüzlük olarak da algılanabilir esasında. Ceza kesiliyor, ama ceza insanları ehlileştirilmiyor.



* HAYTAP’ın bu konudaki çağrısı nedir?

Tamamıyla yasak-lanmasını istemi- yoruz. Öyle bir talebimiz yok. Ama bunun sınırlan-dırılması gerek- tiği düşüncesin-deyiz. Dakikalar- ca, hiç bitmeyecek gibi yapılmasına anlam vermek mümkün değil. Bir sarayda bitiyor, öbür yalıda başlıyor. O yalıda bitiyor, diğer restoranda başlıyor. Belki şahıs başına düşen süre az ama her gece 10 ayrı düğün olduğunu düşünürseniz, her mekanda 10-15 dakika sürse, toplamda uzun bir zaman alıyor. Bunun makul, mantıklı bir sürede tutulması lazım.



* Yeni düzenlemede buna dair bir vurgulama yapılabilir.

‘Hayvanları Koruma Kanunu’ içinde yer alması gereken bir şey değil bu. Hayvan hakları ihlalinden öte, ses ve gürültü kirliliğine neden oluyor. Bu yüzden ceza kesilebilir. Ama ceza versen ne olacak? Ekonomik geliri yüksek insanlar. Cezasını verip izinsiz yapabilir o gösteriyi. Ceza, beş tane havai fişek parasıdır ancak. 100 tane patlatacak. Ütopik bir şeyi savunmanın anlamı yok. Otokontrol önemli. Bu tür haberlerin sürekli çıkması lazım. 10 yıl haber yapacaksınız ki böyle bir duyarlılık olduğu ortaya çıksın.



* Pek çok kişi düğünleriyle kuşlara zarar verdiklerinin farkında bile olmayabilir...

Farkında olmaları için medya ve STK’lar bu haberlerle dikkat çekecek. Bunları devamlı gündeme getirecek. Bu haberler sürekli gündeme gelince farkındalık gelişecektir. Görsel medyanın prime time’da (saat 20.00 ila 23.00 arası) hayvan hakları konusunda bilgilendirme yapması lazım. Yasada açık madde var. Ama kanalların çoğu yapmıyor.



* Bu konuda televizyon kanalları üzerinde yaptırım yok mu?

5199 No’lu Hayvanları Koruma Kanunu’nun 20’nci maddesine göre, ayda 20 dakika yayın yapılması öngörülü-yor. Günde bir dakika bile değil. Hiç TV’de gördünüz mü? Aynı düğün sahiplerinin ses yasaklarında cezayı ödemeyi tercih etmesi gibi, televizyonlar da cezayı ödemeyi tercih ediyor. Bu cezaların artırılması lazım. Gün-de 30 saniye nedir ki?

Yazının kaynağı ;

http://cadde.milliyet.com.tr/2012/02/21/HaberDetay/1505576/BOGAZ_IN__OLUMCUL_DUGUNLERi

Sadece biraz empati........


www.patimarket.com


27 Temmuz 2012 Cuma

Beyaz patilim....

10 sene önce bir kutuda kızılca kıyamet geldiler evime Hemen biberon hazırlandı, sıcak su torbası konuldu, peluş bulundu, piknik sepetine yerleştirildi 4 minik (fare görünümlü) kedicik.
Biraz büyüdüklerinde en üstteki siyah olanı ki ben adını maymun koymuştum, sahiplenildi.
Diğer üçü, zilli, oğluş ve beyaz benimle büyüdüler. Gözlerini açtıklarında beni gördüler. Beni anneleri bildiler.
Beyaz en güzelleriydi. Neden mi beyaz? Aslında ismin orjinali beyaz patili. Ama bu uzun geldi zamanla beyaza dönüştü.
Minik pisiler oynaşırlarken Beyaz onlara pek katılmazdı. Patilerini temizler "ayyyy bu yaramazlar benim kardeşim mi , en iyisi tanımıyormuş gibi davranayım" tavrı takınırdı.
Zamanla kardeşler büyüdüler. Ama alımlı Beyaz, hep prenses edasıyla kardeşlerine pek takılmadan salına salına dolaşarak günlerini geçirirdi.
İki ay kadar önceydi zayıflamaya başladığını farkettim. Nüfus fazla olunca kim yedi kim yemedi ayırımı yapmak zor olduğundan Beyaz Çizmelikedi Veteriner Kliniğine gitti. Orada yemek yeme ve dışkılama sorunu olmadığı görülünce eve geri geldi. Geçen ay boynunda bir kitle tesbit edince yine klinik yolları göründü ona. Tedavisi tamamlandı eve döndü ama bu kez de boynun diğer tarafında kitle oluştu. Yemek yiyordu ama günden güne zayıflıyordu. 3. Yumru sol kolunun altında belirdi :(
Acı çekiyormuş gibi görünmedi hiç. "Beni sevin" modunda sürtünüyor, konuşuyor, dolaşıyordu.
Ama son zamanlar yaklaştığında saklanmak ihtiyacı hissetmiş gibi , odasındaki taşıma kabının içine girip yatmış ve öylece yummuş hayata gözlerini....
Uyuyor sandım önce...
Soğuk değildi, yumuşaktı hala...
Bence hala güzeldi beyaz patilim...
Mağrur, yalnız, edalı yaşadı ve öyle terketti bizi...

Hoşçakal prensesim :( :(

9 Temmuz 2012 Pazartesi

Hediye kedi maması çekilişi

 http://asabibakire.blogspot.com/2012/07/evet-surpriz-cekilisimize-hosgeldiniz.html
adresinde süper bir çekiliş var;

çekilişe katılanlara 2 kg kedi maması hediye ediliyor.
 katılım şartları ise http://www.patimarket.com/  sitesine  üye olmak ve bu çekilişi bir şekilde paylaşmak, (facebook,blog...vb) sonra da bunu asabibakire.blogspot.com adresinde çekilişin altında beyan etmek.

Patilerimiz için hediye kazanmak bu kadar kolay olabilir :)
PS: hediye ürün de burada


Market ama Pati Market.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...Bir market düşünün. 120m2 üzerinde kurulu, yok yok, çeşit bol, kaliteli , ucuz, gerekli, eğlenceli pek çok ürün.. Sabah 9'dan akşam 9' a dek, haftasonlar dahil açık.
Adrese teslim servisi sayesinde sizi yormuyor. Şişli'de değilseniz internetten sipariş sayesinde en kısa zamanda ihtiyacınızı kapınıza ulaştırıyor..


Evet evet gerçekten böyle bir market var, Ama adı üstünde patilerin marketi. Patisiz olmakla beraber kuş, balık, kaplumbağanın da marketi.

http://www.patimarket.com/  web adresinden ya da  Kurtuluş caddesi no 57/A Şişli adresinden olmadı ;
0212 2196246 telefonundan ulaşabilir ve patinizin ihtiyacı olan herşeye kolayca erişebilirsiniz.
Benden söylemesi :)

8 Mayıs 2011 Pazar

hürriyet gazetesinde bir Zuzu :)

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...07 mayıs 2011 tarihli hürriyet gazetesinde e-satış sitemizle ilgili bir haber yer aldı.
http://www.petsiparis.com/ sitemizdeki zevkli köpek kıyafetleri ilgi çekmiş.
Bununla ilgili olarak Selçuk Çömlek ile yapılan roportaja sevgili oğlumuz Zuzu'nun mankenliği eklenince pek bir hoş olmuş :)
Yazının orjinaline buradan ulaşabilirsiniz.

Köpeğiniz haute couture giyinsin



Pet Sipariş; evcil hayvan sahiplerine hitap eden bir alışveriş sitesi. Beslenme, giyim, aksesuvar, eğitim, kozmetik, barınma ihtiyaçlarına yönelik ürünler satıyor. İçinde yok yok! Balo kıyafeti, fırfırlı, dantelli şık elbiseler, etekler, şapka, yağmurluk, parfüm, taşıma, mama ve su kapları, süslü tasmalar... Sitenin kurucusu veteriner Selçuk Çömlek, “Modaya düşkün hayvanseverler için özel tasarım ürünlerimiz de var” diyor.


Selçuk Çömlek, 15 yıldır veteriner hekim. “Veterinerlik benim için bir iş olmaktan öte bir yaşam tarzı, sosyal sorumluluk bilinciyle severek sürdürdüğüm bir uğraş” diyor. Daha önce Dünya Hayvanları Koruma Derneği ve Türkiye Hayvanları Koruma Derneği’nin ortaklığıyla hayata geçen, sokakta oynatılan ayıları kurtarma projesinde yer aldı. 1997’den beri Çizmeli Kedi Veteriner Kliniği’nde çalışmalarını sürdürüyor. “Eşim ve iki kızımla birlikte, bize arkadaşlık eden beş kedi ve bir köpeğimiz var. Köpeğimiz Zuzu, aynı zamanda kliniğimizin halkla ilişkiler sorumlusu. Kedilerimiz Zilli, Beyaz, Fıstık, Somon ve Oğluş ise evimizin vazgeçilmezleri” diyor.


Çömlek, Pet Sipariş sitesini hayvanseverlerin sosyal ve evcil hayvan bakımına dönük ihtiyaçlarına internet üzerinden yanıt vermek amacıyla kurduğunu söylüyor. www.petsiparis.com’dan kedi, köpek, kuş, balık, sürüngen ve kemirgen ana grupları başta olmak üzere tüm evcil hayvanların beslenme, giyim, aksesuvar, eğitim ve barınma gibi ihtiyaçlarına yönelik çözümler ürettiklerini belirtiyor.

HAKKARİ’DEN EDİRNE’YE KADAR

Pet Sipariş’in Türkiye’nin her yerinden hayvanseverlerin ilgi gösterdiği bir mecra olduğunu belirtiyor Çömlek: “Site üyelerimiz, bizim için sadece müşteri değil. Onlar büyük bir hayvansever ailesinin bireyleri. Sitemizin binlerce üyesi arasında her yaş grubundan, her meslekten, her gelir grubundan hayvansever var. Hakkari’den, Edirne’ye Türkiye’nin her köşesinden sitemizde buluşan dostlarımızın ortak profili hayvan sevgisi olarak özetlenebilir.”


Site üyelerinin evlerinden çıkmadan hayvanlarının tüm ihtiyaçlarını karşılayabildiğini belirten Çömlek, “Sitemizde o an için bulamadıkları ürün ve hizmetleri de, bizimle irtibata geçerek temin edebiliyorlar. Evcil hayvanlarla ilgili her türlü danışmanlık ve desteği veriyoruz. Pet Sipariş sadece bir ticari yapılanma değil. Deneyimli bir veteriner hekim ekibinin desteklediği, sosyal sorumluluk ve bilimsel gereklilikler çerçevesinde yürütülen bir proje. ücretsiz kargo hizmeti başta olmak üzere genel ve dönemsel pek çok kampanya düzenliyoruz” diyor.

BALO GÜZELİ OLSUN

Sitede tişörtten ayakkabıya, yağmurluktan kazağa, eteğe, elbiseye neredeyse bizim kullandığımız tüm giysi ve aksesuvarların evcil hayvanlara uyarlanmış biçimleri bulunuyor. Soğuktan ve yağmurdan korunma, temizlik ve hijyen için tasarlanan kıyafetlerin zamanla hayvanseverlerin yönlendirdiği bir moda halini aldığını söyleyen Çömlek, “Bu anlamda standart giyim ürünlerinin yanı sıra, özel tasarım butik ürünler de hizmet yelpazemizin içine girdi” diyor. Gerçekten de siteye girip baktığınızda hayvanlar için tasarlanmış tüllü, dantelli, süslü elbiseler, Köylü Güzeli, Abla, Balo, Matmazel gibi adları olan kostümler aklınızı başınızdan alıyor.

TASARIMCI ELİ DEĞMİŞ






Evcil hayvan kıyafetlerinin iki biçimde üretildiğini söyleyen Çömlek: “Şu an için yaygın olan standart konfeksiyon üretimi. Belli markalar altında fabrikalarda seri üretilen kıyafetler hayvanseverlerin beğenisine sunuluyor. Kazak, tişört, yağmurluk, ayakkabı, şapka, fular, tasma çeşitleri ana gruplar olarak sayılabilir. Üretimin ikinci biçimiyse çeşitli tasarımcıların özel koleksiyonlarından oluşuyor. Seri üretime girmeyen ve elle oluşturulan bu koleksiyonlar daha seçici ve trendleri takip etmeye çalışan hayvanseverlerin tercihi. Ayrıca tasarımcılar özel tasarım taleplerini de yerine getiriyor” diyor.

28 Nisan 2011 Perşembe

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!

Levrek, hamsi, kalkan... Kader anı Haziran!: "“Seninki kaç santim?” kampanyasının sonucu belli oluyor. Tarım Bakanlığı balıkların ve denizlerin geleceğine Haziran’da karar veriyor. İş işten geçmeden, balıklar tükenmeden, daha fazla ertelemeden, hemen şimdi eyleme katıl."






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...