12 Ağustos 2012 Pazar

Havai fişekler ve kuşlar

Aslında ne kadar çok yazıldı çizildi. Ne kadar uyarı yapıldı. Ama insanlar -herzaman olduğu gibi- kendi bildiğini okuyor.
Bu konuda milliyette gayet açıklayıcı bir yazı yayımlandı ;





BOĞAZ’IN ÖLÜMCÜL DÜĞÜNLERi





İstanbul’daki kutlamaların vazgeçilmezi havai fişek gösterileri, doğal hayatı tehdit ediyor.



Bu patlamalar sürerken martılar yanarak ölüyor, güvercinlerin kalbi duruyor, kedi ve köpekler korku ve dehşet hissediyor. Görsel medyanın bu sorunu işlemesinin duyarlılık yaratacağı söyleyen hayvan hakları savunucuları, kuşları yaraladığını bilenlerin bu gösteriden vazgeçeceğini düşünüyor



Fatma Gülşen Balkanlı Çevre ve Sokak Hayvanları Derneğİ Başkanı



“HAVAi FİŞEKLER ORMAN YANGINI GİBİ"



* Havai fişek gösterilerinin hayvanlara zararı oluyor mu?

Patlama esnasında bütün kuşlar yerlerinden uçuyor. Gözlemledim bunu, özellikle martılar ışığa doğru uçuyor nedense. Ve yanıyorlar, can çekişerek ölüyorlar. Yanık bacaklı, kanadı kopmuş martılar getiriyorlar bize. Her daim havada oldukları için en çok martılar zarar görüyor. Bir de güvercinlerin bu tarz patlamalarda kalbi duruyor. Köpek havlamasından ölen kuşlar biliyorum ben.


Hemen her hafta sonu Boğaz’da yapılan düğünlerde havai fişek gösterileri düzenleniyor. Bu esnada yaralanan kuşları bulanlar soluğu Yıldız Parkı girişindeki Çevre ve Sokak Hayvanları Derneği’nde alıyor. İşte bu martı geçen hafta düzenlenen bir düğünün son kurbanı. Kanadı kesilmiş, artık uçamayacak.



* İstanbul’da bu gösteriler yüzünden kaç hayvan yaralanıyordur?

Bu hafta iki martı geldi. Birini getiren kızcağız “Ben balkonda bakarım” dedi. Tedavisini yaptık ve sardık. Diğerinin durumu çok kötüydü, veterinerimiz kana-dını kesti. Her hafta sonu oluyor. Doğum günlerinde bile havai fişek atanlar var. Boğaz’da yaz-kış, her hafta sonu gürültü ve hava kirliliği yaşanıyor. Hem canlılara zarar veriyorlar hem büyük israf yapıyorlar. Bu parayla ne yardımlar yapılabilir.



* Buna nasıl “Dur” denir?

Ülkeye girişini önleyecekler. Devletin elinde her şey. Başbakan’a seslenmek lazım. Cumhuriyet Bayramı’nda bile havai fişek gösterilerine karşıyım. Cumhuriyet kadını olarak istemiyorum. Bu gösteri yapılmasın.



* İnsanlar, bunun kuşlara zarar verdiğini bilmiyor olabilir mi?

Olabilir. Çok fazla gündeme gelirse öğrenirler. Gazetelerde anlattık ama bu güçlü bir sektör. Televizyonda hiç işlenmedi. Hayvanların bacaklarının, kanatlarının koptuğunu görseler duyarlı olacaklardır.



* Havai fişek gösterileriyle mutlu günlerini paylaşmak istiyorlar. O esnada siz ne hissediyorsunuz?

Havadaki patlamalar bana orman yangını gibi geliyor. İçim açıyor. Çığlık atıyorum. Müthiş kötü oluyorum. Gökyüzünde rengarenk ışıltılar göreceğim diye o kadar büyük zarar veriliyor ki. Bu nedir? Zevk midir? Adrenalin mi yükseltiyor? İsimlendiremiyorum. Benim gibi acı çekseler, yüzde 100 yapmazlar bunu. Hiç kimseye yaptırtmam. Yeğenim evlendi. “Sakın ha! Terk ederim düğünü” dedim. “Tamam, teyze yapmayacağız” dedi. Kaç kilometreye uzanabilirim? Görsel medyanın büyük rolü var. Destek olması lazım.




Ahmet Kemal Şenpolat / Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) Başkanı



“BU GÖRGÜSÜZLÜK YAYGINLAŞTI”



* Havai fişek gösterilerinin hayvanlara zararı oluyor mu?

Havai fişek görgüsüzlüğü son zamanda iyice yaygınlaştı. Bunu takip etmemiz gerekiyor. Birtakım insanlar eğlenirken, kuşlar yaralanıyor ya da ölüyor, kediler ve köpekler korku ve dehşet hissediyor. Hayvanların psikolojik zarar gördüğünü gözlemlemekteyiz.



* İstanbul’da bu gösteriler yüzünden kaç kanatlı hayvan yaralanıyordur?



Yaralandıklarında bunlarla ilgilenen kişi, ambulans ve bakımevi olmadığı için can çekişerek ölüyorlar. O esnada düğün devam ediyor. Kimse farkında olmuyor. Hayvan yaralandıktan sonra bakıma alınmadığı için kaç hayvanın yaralandığını söylemek güç. Bir tedavi merkezi açılırsa, oraya götürüldükleri zaman öğreneceğiz. İstanbul’da tahminen 150-200 bin arası sokak hayvanı var ama bir tane hayvan ambulansı yok. İzmir, Samsun ve Adana’da hayvan ambulansı var.



* Buna nasıl “Dur” denir?

Bu bir sorumluluk. İnsanın içinde hissetmesi lazım. Bu bir ahlaki duruş. Otokontrolle ilgili. Kimse algılamıyor. “Kapalı alanda sigaramı içerim, cezasını veririm” demek gibi olmamalı. Bu gürültü, sadece hayvanları değil, yaşlı insanları ve hastaları da rahatsız ediyor. Bu eğlenceler sabaha kadar sürüyor. Bir çeşit görgüsüzlük olarak da algılanabilir esasında. Ceza kesiliyor, ama ceza insanları ehlileştirilmiyor.



* HAYTAP’ın bu konudaki çağrısı nedir?

Tamamıyla yasak-lanmasını istemi- yoruz. Öyle bir talebimiz yok. Ama bunun sınırlan-dırılması gerek- tiği düşüncesin-deyiz. Dakikalar- ca, hiç bitmeyecek gibi yapılmasına anlam vermek mümkün değil. Bir sarayda bitiyor, öbür yalıda başlıyor. O yalıda bitiyor, diğer restoranda başlıyor. Belki şahıs başına düşen süre az ama her gece 10 ayrı düğün olduğunu düşünürseniz, her mekanda 10-15 dakika sürse, toplamda uzun bir zaman alıyor. Bunun makul, mantıklı bir sürede tutulması lazım.



* Yeni düzenlemede buna dair bir vurgulama yapılabilir.

‘Hayvanları Koruma Kanunu’ içinde yer alması gereken bir şey değil bu. Hayvan hakları ihlalinden öte, ses ve gürültü kirliliğine neden oluyor. Bu yüzden ceza kesilebilir. Ama ceza versen ne olacak? Ekonomik geliri yüksek insanlar. Cezasını verip izinsiz yapabilir o gösteriyi. Ceza, beş tane havai fişek parasıdır ancak. 100 tane patlatacak. Ütopik bir şeyi savunmanın anlamı yok. Otokontrol önemli. Bu tür haberlerin sürekli çıkması lazım. 10 yıl haber yapacaksınız ki böyle bir duyarlılık olduğu ortaya çıksın.



* Pek çok kişi düğünleriyle kuşlara zarar verdiklerinin farkında bile olmayabilir...

Farkında olmaları için medya ve STK’lar bu haberlerle dikkat çekecek. Bunları devamlı gündeme getirecek. Bu haberler sürekli gündeme gelince farkındalık gelişecektir. Görsel medyanın prime time’da (saat 20.00 ila 23.00 arası) hayvan hakları konusunda bilgilendirme yapması lazım. Yasada açık madde var. Ama kanalların çoğu yapmıyor.



* Bu konuda televizyon kanalları üzerinde yaptırım yok mu?

5199 No’lu Hayvanları Koruma Kanunu’nun 20’nci maddesine göre, ayda 20 dakika yayın yapılması öngörülü-yor. Günde bir dakika bile değil. Hiç TV’de gördünüz mü? Aynı düğün sahiplerinin ses yasaklarında cezayı ödemeyi tercih etmesi gibi, televizyonlar da cezayı ödemeyi tercih ediyor. Bu cezaların artırılması lazım. Gün-de 30 saniye nedir ki?

Yazının kaynağı ;

http://cadde.milliyet.com.tr/2012/02/21/HaberDetay/1505576/BOGAZ_IN__OLUMCUL_DUGUNLERi

Sadece biraz empati........


www.patimarket.com